15 Mayıs 2011 Pazar

" Gri "

Gitgide griye dönüyor gökyüzü. Hava serinledi mi ? Ben biraz üşüyorum..
Kelimeler kilitlenmiş büyük tahta kapıların ardına. Tozlu, eski, kırık dökük.
Çatlaklarından bakmaya çalışıyorum kapının ardına. Gözlerimi kocaman açmışım ne görsem kâr.
Bir kaç eşya, biraz da hatıra. Sadece bakabiliyorum, dokunamıyorum ki hiç birine o daracık aralıktan.
Paslanmış, demir bir kilit vurulmuş içime.
Hava serinledi mi ? Ben biraz üşüyorum da..
Bulanık bulanık renkler sanki şimdi, gözlerim bozuluyor galiba iyice. Nefesim de daralıyor, hala iyileşemedim demek ki. Ama zor böyle dengesiz, böyle gri zamanlarda iyi olmak. Zor..
Zaten üşüyorum ben. Hava serinledi mi?
İşte yağmur da başladı.
Sokakta yalnız bir kadın yürüyor ağır ağır.
Sırılsıklam olmuş bile, onun yağmuru çoktan başlamış gibi.
Sular damlıyor saçlarından, ellerinden, gözlerinden.
Hiç hızlanmıyor adımları. Daha çok ıslansa içi arınacak sanki.
Akıp gidecek korkuları, acıları. Kaybettiklerinin yükü suya karışıp yok olacak.
Hava serinliyor. Çok üşüyecek daha..
Bir şarkı takılıyor dilime. Hafif bir rüzgar gibi dokunup geçiyor bana. Tüylerim diken diken.
Aklıma ilk gelen 2 dilek.
Dileğimi ağaca bağlarken bu şarkıyı mı mırıldanıyordum acaba? 
Ne garip. Hem üşümüyordum da o zaman.
Bak işte yine oldu. Rüyanın en güzel yerinde uyandım. Az biraz hatırlıyorum sanki. Yazmaya kalsam sığmaz buralara.
Gözlerimi sımsıkı kapasam kaldığım yerden devam edebilir miyim?
Ama yok..Uyumak zor. Üşüyorum da. 
Hava sizce de serinlemedi mi?









12 Mayıs 2011 Perşembe

Bir dilek, bin huzur!

Her gün yeni bir şey öğreniyorum. 
Şaşkınlıkla bakıyorum insanların davranışlarına.
İçten pazarlıklı hallerine, riyakarlıklarına.
Hırs bürümüş ruhlarının hayata böylesine karışabilmesi boğazımı düğümlüyor.
Bilmiyorlar ki kemirir insanı hırsın fazlası, yalnızlaştırır.
Ama umurlarında mı? Varsa yoksa kendileri, bencillikleri, çıkarları.
Kısacası "zavallılıkları."
Sevmiyorum insanın kin tutanını.
Yalan söyleyenini, yüzüne gülüp arkandan konuşanını.
Gözünün içine baka baka aklından geçeni saklayanını.
Beni bile korkutuyor varlıkları, onlar kendilerine nasıl tahammül edebiliyorlar? Ne acı..
Her an kendinde boğulmak, kendinde tükenmek ne acı..
Şükrediyorum ki böylelerini hayatıma almıyorum sadece dokunup geçiyorum. 
Şükrediyorum ki gözüne baktığımda içini okuduğum insanlar yaşatıyorum yakınımda.
İyi ki varlar iyi ki.
Bu huzuru hissedebilmeyi o küçücük insanlara da diliyorum, kendilerini yenebilirlerse..


3 Mayıs 2011 Salı

Annem annem cici annem ♥

            Bizi dünyaya getiren, pamuklara sarıp sarmalayan, büyüten, her zaman yanımızda olan canım annemizin doğum günü bugün. 
          İçimizin içimize sığmadığı, şunu da mı yapsak, bunu da mı alsak diye heyecanlandığımız gün.
                     Çünkü biz bu güzel kadına ne yapsak az.
          Neşesi, eğlencesi ile her zaman ışık saçan, kendinden önce hep bizi düşünen, ateşlendiğimizde sabaha kadar başımızda bekleyen, derdimize ortak olup bizimle ağlayan, en mucize çözümleri üreten, sevincimizi görüp kahkahalarımıza eşlik eden, sabırla, sevgiyle hayatımızı güzelleştiren bitanecik annemiz iyi ki doğmuşsun..
                                                                    İyi ki bizim annemiz olmuşsun..
          Sevgiyi, saygıyı, zarifliği, zevkli ve becerikli olmayı, en önemlisi mutlulukla yaşamayı bize aşılayan, varlığımızın en güzel sebebine ne kadar teşekkür etsek yetmez.
                    İdil ve ben çok şanslıyız senin çocukların olduğumuz için.
           Bu zamana kadar olduğu gibi, bundan sonraki nice yıllarımızı da sağlıkla, sevgiyle, huzurla, hep birlikte geçirmek dileğiyle..
                                                            "Seni çok çok çok seviyoruz."


                                                                                         Işıl & İdil