18 Ağustos 2015 Salı

"İmdat, panik!"

Böyle tam içinizin ortasında, göğüs kafesinizin en içinde bir bando takımı son sürat çalıyor. Hayal edin! Hangi sesi yakalasanız, hangisine yetişseniz, vuran ayak sesleri mi dersin farklı farklı periyodik hareketler mi dersin! Kafanı ne yöne çevirsen bir diğer yön deli gibi çağırıyor. Tam o anda bas çığlığı, sussun sesler, donsun her şey! 

İşte tam da böyle hislerin arasında, panik atağımı sevgiyle selamlıyorum.

İlk aklına gelen koşa koşa gitmek insanın. Aklın, için, dışın hiçbiri yetişemesin hızına, sen koş git. Ama ne mümkün. Nefesin sana bile yetmiyor o an. Dünyan 453 defa yıkılıp yeniden kuruluyor, tüm trajedik olaylar başından gelip geçiyor, sen yeniliyor sen düşüyor sen kalkıyorsun yeniden. Hem de bazen birkaç saniye içinde bazen de birkaç dakika! Ödüllü filmler falan boşuna. Bir atakla Oscar'a her daldan adaysın tek başına!

Öyle kalabalıklar arasından koşup uzaklaşabilsen yine iyi. Sen bir de koş bakalım kendinden uzağa. Kendine çarpa çarpa koşar mı insan hiç? Koşar! Çaresiz bir döngünün içinde, ne iyi gelir çabası cebinde, aklın olmuş darmaduman, yürekte bir çarpıntı hali. Göğüs kafesini ellerinle zorlayıp azıcık aralayıversen tüm dertler sona erecekmiş gibi.

Ama öyle geçmiyor. İplerin senin aklının içinde. Serbest bırakmak da senin elinde çekip koparmak da.

Her seferinde normale dönüyorsun. Kalbin durulur, aklın sessizleşir, nefesin geri gelir. Ama sen her seferinde başka biri olursun anlamadan. Seni bu hale getiren, üzen, yoran, kıran, zorlayan, bünyende onca alarmı aynı anda çaldıran her neyse hafiften sezmeye başlarsın. Sezdikçe savaşın artar, yenileri eklenir. Eklendikçe biraz daha anlarsın, biraz daha şekillenirsin. Biraz daha "Sen" olursun. 

En zayıf, en çaresiz, en dipteki hallerin seni daha güçlü kılar bir sonraki adımlarında. 

Korkma. Kendinden korkma. Göze alabileceklerinden, kaybedeceklerinden, kazanacaklarından, gideceğin yollardan hatta seçeceğin yollardan, hatalarından, risklerinden, başarısızlıklarından korkma. Onlar büyütüyor seni, güçlendiriyor. Yalnızlaştırıyor doğru ama sana seni sevdiriyor. Kendinden başka limanın olmadığını, en güvenli yerin dönüp dolaşıp sen olduğunu anımsatıyor. Pek naifçe fısıldamıyor bunu kabul. Ama şöyle temelden sarsılmadan kendine gelemiyor insan malesef. 

Diyeceğim o ki, sırtını başkasına değil kendine yasla. Düşsen de tutan kaldıran yine sensin, farket.






6 Ağustos 2015 Perşembe

"Yanılsama"

İnsanın görmek istemediğini görmemesi aptallık mı? Yoksa aklımız kendimizi dahi kandıracak kadar kuvvetli mi? Ya da tüm bunlar muazzam bir yanılsama.

Bazı şeyler tam da kalbimizin fısıldadığı gibi olsun diye gözümüz bir perde indiriyor hayatımıza. Görmek istediklerimiz, duymak istediklerimiz, yaşamak istediklerimiz.. Sımsıkı bağlanıp hep kendi kalıbımıza sığdırmaya çalışıyoruz olanı biteni. Çünkü öylesi uçuruyor kalbimizin kuşlarını, gerçekte olan değil. Düştükçe kalkmak, kırıldıkça yamalanmak hep bundan. Hem de en hızlısından. Peki aslında hiç de güzel olmayan tüm o şeyleri insan nasıl da güzelmişçesine sahiplenebiliyor? Hangi duygunun esiri oluyoruz böyle? Başkalarını bırak kendini bile kandırabilecek kadar güçlü olan nedir? Ben bulamıyorum yanıtını. Bazı duygular ve bağlılıklar insanı olduğu yere çivileyiveriyor. Siz başka, kararlarınız başka, tavırlarınız başka, sesiniz bile başka belki. Ama bakış açınız aynı. En zor kısmı da bu sanırım. Her şeyi bilip, farkında olup -mış gibi yapmak.Çok şey öğreniyor insan bir de. Sanki o zamana kadarki tüm defterler bir yandan temize çekiliyor. Hiç sorgulayamadığın sanılan bu dönemde kendinle tanışıyorsun. Çünkü dışın başka, için başka. İçinde bir sen varsın kendinle, başbaşa. Dökülen tüm kelimeler sekmeden sana deyiyor. Akıl susmaya özenli ama kalp duymadan edemiyor. Tuhaf bir his. İçindeki sen, dışındaki sen'e baktığında koşarak gitmek istiyor ama ayaklarında prangalar, dilin ise lal olmuş. Belki de biliyor insan. İçindeki, dışındakine ulaşabildiğinde tüm gemiler yanar. Durduran her neyse -sevgi, bağlılık, aşk- körelecek bir gün. Belki kendi ipini çekmiş olacaksın, belki de boğazındaki düğümü çözmüş. İyi ki'lere gölge düşürüyorsa keşke'ler neden'ler ve anlamı bilinmeyen sıkıntılar, kalbi kıran öfkeler sizi mutluluktan çok mutsuzluğa sürüklüyorsa.. 


Alarm çalıyor demektir.


İçiniz, dışınıza denk hatta tam da içinize denk sebepleriniz olsun güzel bir hayat için. 


Sesinizin titremesi kalbine dokunanlar olsun etrafınızda. 


Bazı rüyalardan uyanmak acıtır ama rüya olduğunu bilerek devam etmekten daha az acıtır.