13 Mart 2011 Pazar

"Masal Kelebeği"

Bir yer hayal edin.
Tüm gürültüden, karmaşadan uzak.
Upuzun bir yolun ardından görünen bir masal köyü.
Bir köprüyle adım atıyorum gölün kenarındaki bu sakin, huzurlu yere.
Sevgiyle bakan, gülümseyen tanımadığım bir sürü insan.
Gölde ördekler, karabataklar bir var bir yok.
Mis gibi gözlemeler, sıcacık çaylar.
Şirin köpekler, kibirli kediler.. Birlikte doymanın tarifsiz huzuru.
Yürüyorum sokaklarında, odun kokusu sarmış yanık yanık.
Bir ses yankılanıyor bir anda, tüm köyü çevreliyor.
İsmail kızı Fatma'nın düğün yemeği. Herkes davetli.
Yürümeye devam ediyorum.
En kenarından gölün, sular bana yaklaşıyor ben kendime..
Balık ağlarını açıyor yaşlıca bir kadın. Elleri yaşlı, yüzü yaşlı..
Bırakıyor işini bir an, hoş geldiniz diyor gözleri pırıl pırıl.
Ruhuma dokunuyor..
Eski evleri geçiyorum, yaşanmışlık akıyor her yanından.
İçime karışıyor hikayeleri, eskimiş ahşap pencereleri, rengarenk kapıları..
Kimler dokunmuş duvarlarına, nelere şahit olmuş kim bilir..
Eski evleri içinde yaşayanlar ayakta tutarmış. Boş kalınca duramazlarmış öyle dimdik, kendilerinden emin.
İnanıyorum ilerledikçe, yalnız ve yıkık evler yüreğimi sızlattıkça..
Suyun içinden yükselen ağaçlar, sonsuz yansımaları takılıyor gözüme. Sanki başlangıçları yok. Başladığım yere döndürmeyecek gibi sığınsam..
Oradan oraya koşuşturan küçük çocuklar beliriyor etrafımda.
Ellerinde pembe pamuk şekerler, gözlerinde heyecan.
Bir telaş başlıyor yürüdükçe.
Daracık bir sokak, art arda dizilmiş sonu görünmeyen masalar, neşeyle yemek yiyen bir sürü insan.
Düğün yemeği budur işte.
Çocuklar, gülümsemeler, mis gibi kokular, keyifli sohbetler.
En ileride kocaman kazanlar, kaşık kaşık hayat doluyor bir bir herkesin tabağına.
Şaşırıyorum, imreniyorum, içimi garip bir duygu ele geçiriyor. 
İçten, masum.
Davet ediyorlar bizi de, tanımadan, bilmeden ve bunu hiç önemsemeden, karşılıksız..
Böyle yaşayan insanların varlığı doyuruyor beni.
Bir minik kız.
Almış tepsisini, bir evin merdivenlerinde oturmuş.
İsmi Kader. 
Ne ağır diyorum içimden. Kaderinde Kader olmak ne ağır.
Ama öyle hafif bakıyor ki gözleri, tek bildiği o an, hızlı hızlı yediği yemeği.
Bulanık sudan yansıyan pırıl pırıl bir güneş önce gözümü alıyor. Sonra aklımı..
Nefes alıyorum derin derin. Huzur doluyorum.
Kitabımı kapatıyorum. Evime dönüyorum, bu defa içimde bir masal kelebeği..













Fotoğraflar canım arkadaşım Ceyhan Bekiroğlu'na aittir. Sonsuz teşekkürler, sevgiler, kalpler (:


Gölyazı Köyü / Bursa


4 yorum:

  1. post süper,çok keyifle okudum ve resimleri de keyifle inceledim:)yazı için senin,resimler için arkadaşının ellerinize sağlık:)
    yalnız gecenin bir yarısı nasıl acıkmışsam mis gibi gözlemeler kısmında bir aklım kaldı ki sormayın:)

    http://thebeehivee.blogspot.com bu da benim blogum,seveceğinizi düşünüyorum,beklerim:)

    YanıtlaSil
  2. Işılcım süpeeerr bayıldımm yazına emeğine sağlık sıkı takipçin oldum bilesin (:

    YanıtlaSil
  3. ibegum; çok çok teşekkür ediyoruz güzel yorumların için:) Mis gibi gözlemeler içinse Bursa'ya bekleriz:)
    Blogunu inceledim, sevdim eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Adsız:) ; çok teşekkür ediyorumm çok sevindim :) Ama keşke kim olduğunu da bilebilsem daha da mutlu olabilsem :)

    YanıtlaSil